Anadolu’da Türk Osmanlı Müziği ve Çoksesli Müzik Tarihçesi

Published on 24 Aralık 2017

Anadolu’da Türk Osmanlı Müziği ve Çoksesli Müzik Tarihçesi

Anadolu’da Selçuklular döneminden başlayarak günümüze kadar Türk müziği farklı gelişme alanları göstermiştir. Bu alanlar, aydın kesimin kentlerde geliştirdiği klasik müzik, Anadolu insanının yüzyıllar boyu dolaysız söylemi olarak gelişen Türk Halk müziği, dinsel müzik ve mehter müziğidir. Çağdaş müziğin temelini oluşturan Batı’daki çokseslilik ise Türkiye’de müzik türü olarak ancak Cumhuriyet sonrasında benimsenmiştir. Özellikle son yıllarda büyük gelişmeler kaydeden pop, rock ve caz müzik ise ülkede sevilerek dinlenen diğer müzik türleridir.

Klasik Türk Müziği;

Türkiye’ye özgü bir tür olan sanat müziği 15. yüzyılda Osmanlılar döneminde saray çevresinde gelişmiş, 19. yüzyıla kadar sürekli gelişme göstermiştir. Ancak nota örnekleri 17. yüzyıldan itibaren görülmektedir. Yalnızca Türk müziğine özgü “koma”, aralıklı diziler yoluyla birçok makamlar yaratılmıştır.
Ney, tanbur, ud, kanun, kemençe, kudüm, def/daire, zil (halile), geleneksel sanat müziğinde kullanılan çalgılara örnek gösterilebilir.

Osmanlı Türk Müziği ve Musiki Çalgıları

Müzikte çalgı, istisnai birkaç form dışında, Ses Müziğinin vazgeçilmez eşlik unsuru ve başlı başına bir Müzik türü olarak çifte fonksiyona sahiptir .
Türklerin Hun devletinden bu yana her iki fonksiyonuyla da kullandıkları musiki aletleri, İslamiyetten sonra din adamlarının etkisiyle Mehterhane, Enderun ve sazın serbest olduğu tekkeler ile şuurlu din adamlarının koruması sayesinde kurtulabilmiştir.
Osmanlı musikisi formları ile çalgıları arasında, çağlara göre eskilerinin gözden düşüp yenilerinin moda olması şeklinde bir kader birliği görülür.

Türk Osmanlı Müziği ve Müzik Aletleri Hakkında Bilgiler

Osmanlı ve Sarayında Türk Musikisi Çalgıları

Türk Müziği Çalgıları Sınıfları Nedir?

Osmanlı klasik ve halk musikisinde kullanılan bütün telli/saplı çalgıların atası olan Kopuz‘un ömrü 18.Yüzyıl‘a kadar devam edebilmiştir.

10 ila 16. yy. arası çok revaçta olan Ud yerini (l9. Yüzyıl sonunda yeniden almak üzere)

17 .Yüzyıldan itibaren Tanbur‘a bırakmış, tarihi Türk harpi Çeng‘le, Türk pan flütü Miskal 19.Yüzyıl, Santur ise 20.Yüzyılda artık kullanılmaz olmuşlardır.

Önce viola d’amore şeklinde Sinekemanı adı ile Batıdan gelen Keman, daha sonra Viyola, Viyolonsel ve Kontrbas ile, önceleri Köçekçe ve Tavşanca adı verilen saray rakslarının eşlik sazı olan Kemençe ve Lavta 20. Yüzyılda klasik musikiye de girmiştir.

Kaşık’la Zilli Maşa’nın halk oyunlarında yaşamasına mukabil, Çalpara da denen Çengi Çubuğu, Köçekçe ve Tavşanca’larla birlikte tarihe karışmıştır.

Osmanlı musikisinde kullanılmış olan çalgıların sayısı da, çeşitli çalgıların kaynaklarına göre değişiklik (daha doğrusu artış) göstermiştir:

  1. Murad çağı yazan Şükrullah sadece 9. Ladikli 18, Katib Çelebi 19 çalgılık liste verirlerken, yazarlığı yanında çok iyi bir Müzisyen olan Evliya Çelebi, çoğunun tarifini de verdiği 76 çalgı adı zikretmiştir.
    Musiki aletleri bilimi demek olan Organoloji‘de çalgılar, hangi Müzik söz konusu olursa olsun, bu sanatın insanla birlikte doğuşundan bu yana geçirdiği merhaleler göz önüne alınarak,

-Vurmalı çalgılar

-Nefesli çalgılar

-Telli çalgılar

sırası içinde incelenmektedir .

‘Ritm sazlar’da denen vurmalılar, kendi aralarında ayrıca:

-Tahtalar

-Zilliler

-Derililer olarak üçe ayrılmakta:

Nefesli ve telli çalgılar (ritm çalgılarına paralel)’melodi çalgıları‘ adını almakta, nefesliler ‘dilli’ ve ‘dilsiz’,

Telli Çalgıları da ‘mızraplı’ ve ‘yaylı’ alt başlıklarına göre sınıflandırılmaktadır.

Bir başka tasnif şekli de çalgıları yine aşağıdaki şekilde sınıflanabilir.

-Vurmalı Çalgılar

-Nefesli Çalgılar (dilli ve dilsiz üflemeliler)

-Telli Çalgılar  (mızraplı ve yaylı aletler)

Kullanılış Alanlarına (Fonksiyonlarına) Göre Çalgıların Sınıflandırılması

-Askeri Müzik Çalgıları

-Dini Müzik Çalgıları

-Halk Müziği Çalgıları

-Klasik Müzik Çalgıları

-Eğlence Müziği Çalgıları

Osmanlı Musikisi, Müzik Enstrümanları Hangileridir? Çeşitleri Nelerdir?

Musiki aletleri bilimi demek olan ORGANOLOJİ’de çalgılar, hangi Müzik söz konusu olursa olsun, bu sanatın insanla birlikte doğuşundan bu yana geçirdiği merhaleler göz önüne alınarak, vurmalı çalgılar, nefesli çalgılar ve telli çalgılar sırası içinde incelenmektedir.

Biz burada Osmanlı musikisinin çeşitli türlerinde kullanılan çalgıları, kullanılma alanlarını birleştirerek, vurmalı-nefesli-telli (mızraplı-yaylı) sırasına göre toplu olarak sınıflandıracağız.

 

Osmanlı Musikisi Çalgı Çeşitleri ve Müzik Aletleri Sınıflandırılması

OSMANLI MUSİKİSİ ENSTRÜMANLARI  
VURMALI SAZLAR 
  
1) Tahta Müzik Sazları 
Çevgan(Askeri Müzik)
Kaşık(Halk Oyunları)
Çalpara veya Çengi Çubuğu(Köçekçe ve Tavşanca’larda)
  
2) Zilliler (Zilli Müzik Sazları) 
Zil (Halile)(Tekke Müziği)
Mehter Zili(Askeri Müzik)
Hitit Sistrumu(Askeri Müzik.)
Zilli Maşa(Halk oyunları)
Parmak Zili(Eski ve yeni Raks Müziği)
3) Derililer (Derili) Müzik Çalgıları 
KösAskeri Müzik
DavulAskeri ve Halk Müziği
NakkareAskeri Müzik
KudümTasavvuf ve Klasik Müzik
DaireKlasik Müzik
DefFasıl Müziği
BendirTasavvuf Müziği
NevbeTasavvuf Müziği
DarbukaOyun havaları
4) Fırınlanmışlar (Fırınlanmış) Müzik Enstrümanları 
Cam BardaklarOyun Müziği
KaselerOyun Müziği
FincanlarOyun Müziği
NEFESLI SAZLAR 
1) Dilliler (Dilli) Müzik Çalgıları 
ZurnaAskeri ve Halk Müziği
MeyHalk Müziği
KavalHalk Müziği
TulumHalk Müziği
SipsiHalk Müziği
ÇifteHalk Müziği
ArğulHalk Müziği
DüdükHalk Müziği
2) Dilsizler (Dilsiz) Müzik Çalgıları 
NefirAskeri Müzik
KavalHalk Müziği
NeyKlasik ve Tasavvuf Müziği
GiriftKlasik Müzik
MiskalKlasik Müzik
PişeKlasik Müzik
MuKlasik Müzik
Kara kamışKlasik Müzik
KomuzOyun Müziği
GarmonMızıka ve Oyun Müziği
Hokkabaz BorusuEğlence Müziği
MizmarKlasik Müzik
TELLI SAZLAR  
1) Yaylılar (Yaylı) Müzik Aletleri 
IklığHalk Müziği
SinekemanKlasik Müzik
KemanKlasik Müzik
RebabTasavvuf Müziği
Klasik KemençeKlasik Müzik
Karadeniz KemençesiHalk Müziği
Ağaç KemaneHalk Müziği
Yaylı TanburKlasik Müzik
Kabak KemaneHalk Müziği
2) Mızraplılar (Mızraplı) Müzik Aletleri 
KopuzAskeri ve Halk Müziği
Kolca KopuzHalk Müziği
LavtaOyun Müziği
Çeng ( Mugni)Klasik Müzik
TanburKlasik Müzik
UdKlasik ve halk Müziği
KanunKlasik ve halk Müziği
SanturKlasik Müzik
Saz Ailesi 
CuraHalk Müziği
Cura-BağlamaHalk Müziği
BağlamaHalk Müziği
TanburaHalk Müziği
Divan (Meydan) sazıHalk Müziği
  
Tar Ailesi 
DombraHalk Müziği
DotarHalk Müziği
SetarHalk Müziği
ASYA TÜRKLERI MÜZIĞI ÇALGILARI 
Balaban (MEY)Halk Müziği
GubuzHalk Müziği
KorayHalk Müziği
SıbızgıHalk Müziği
MazharHalk Müziği
GıçekHalk Müziği
KılkopuzHalk Müziği
RubabHalk Müziği
NayHalk Müziği
KemençaHalk Müziği

ÇOKSESLİ TÜRK MÜZİĞİ

Atatürk’ün önderliğinde müzik çalışma ve gösterilerinde çağdaş müzik ile Türk Halk müziğinin esas alındığı ve uluslararası müzik teknik ve araçlarının kullanıldığı Batı müziğine yöneliş hareketi başlamıştır. Çoksesli müziğin kuramına ilişkin kitaplar yayınlanmış, Türk Halk müziği ve kaynakları konusunda araştırmalar yapılmıştır. Gerek yurtdışına gönderilen öğrenciler, gerekse yurtdışından getirtilen Joseph Marx, Paul Hindermith, Carl Ebert ve Béla Bartok gibi uzmanlarla temel kurumların oluşturulmasına başlanmıştır.

1936 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’nın kurulmasıyla halk müziğini Batı’nın çoksesli düzeni içinde işleme çalışmaları da ağırlık kazanmıştır. Cumhuriyet’in ilk besteci kuşağını oluşturan Cemal Reşit Rey, Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Ferit Alnar, Necil Kazım Akses gibi sanatçılar, Batı’nın değişik konservatuarlarında yetişmiş, farklı müzik akımlarının etkisinde kalmış olmalarına rağmen Türkiye’de çoksesli müziğin yerleşmesi ve ulusal bir okul kurulması için çalışmışlardır. Nitekim ilk kuşak besteci öğretmenlerinin yolundan giden daha sonraki kuşaklar bir yandan halk müziğine dayanan, öte yandan batılı akımlardan kaynaklanan Türk beste ekolünü yaratmışlardır. Aralarında önemli üslup ve anlayış farkı bulunmasına rağmen ilk kuşak bestecilerin ortak özelliği halk müziğinden yararlanmaları, yapıtlarında yerel motifler ve folklorik ezgilere yer vermeleridir. Türk folkloru üzerine araştırmalar ve derlemeler yapan Adnan Saygun, izlenimciliği ulusalcı bir tutuma dönüştürmüş, yabancı ülkelerde verdiği konferans ve konserlerle Türk müziğinin tanıtılmasında büyük rol oynamıştır. Yapıtları pek çok ülkede çalınan Ahmed Adnan Saygun’un, Paris ve New York’ta seslendirilen “Yunus Emre Oratoryosu” dünya çapında tanınmıştır.

Ülkede çoksesli müziğin yaygınlaşmasında, en eski senfonik topluluk olan ” Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nın payı büyüktür. Yurt çapında verdiği sayısız konserler ile çoksesli müziği yayma ve sevdirmede öncülük eden bu orkestra; Almanya, ABD, Fransa, İspanya, İtalya, Güney Kore gibi daha pek çok ülkede verdiği yurtdışı konserleri ile de Çoksesli Türk müziğinin dünyaca tanınmasını sağlamıştır. İstanbul, İzmir, Antalya ve Çukurova Devlet Senfoni Orkestraları da bugün gerek yurtiçi gerekse yurtdışı konser turneleriyle etkinliklerini sürdürmektedir. Devlet orkestraları dışında Bilkent Senfoni Orkestrası, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Akbank Oda Orkestrası önemli özel orkestralar arasında yer almaktadır.

Çoksesli müzik alanında yabancı toplulukları yöneten, yurtiçi ve yurtdışında plak dolduran Hikmet Şimşek, Gürer Aykal, Rengim Gökmen ve Betin Güneş gibi ödüllü orkestra şeflerinin yanısıra, üstün yetenekli çocuklar için çıkarılan yasa ile yurtdışında eğitim gören dünyaca ünlü müzisyenler de yetişmiştir. İdil Biret (piyano), Suna Kan (keman), Güher ve Süher Pekinel Kardeşler (piyano), İsmail Aşan (keman), Fazıl Say (piyano) ve Gülşen Tatu (flüt) uluslararası yarışmalarda ödül kazanan ve plak dolduran ünlü Türk müzisyenlerinden bazılarıdır.

Enjoyed this video?
"No Thanks. Please Close This Box!"